Dilin en önemli görevi onu
kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık,
yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli
yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin
dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada
açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var
demektir. Günlük konuşmalarımızda hâliyle anlatım bozuklukları yapılacaktır.
Bunlar toplumdaki yerimize ve aldığımız eğitime bakılarak hoş görülür ya da
görülmez. Ama yazılı anlatımda bu bozukluklar asla affedilemez. Çünkü yazı dili
kültür dilidir. Kültür, bu ifade sayesinde kalıcılaşır. Eğer bu ifadede de
bozukluklara yer verilirse insanlar arasında hem anlaşma eksikliği ortaya çıkar
hem de farklı anlaşma yolları bulunur: “...dermişim”, “...falan”, “...yok böyle
bir şey”, “Kolum iptal oldu” vb.
Konuyla ilgili olarak Feyza
Hepçilingirler’in Türkçe “Off” ve Dedim: “Ah” adlı kitaplarını
tavsiye ederim.
Şimdi en çok karşılaştığımız
anlatım bozukluklarını başlıklar hâlinde ve örneklerle görelim:
Anlamı zaten
diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması
Bir
kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.
Birbiriyle
çelişen sözlerin bir arada kullanılması.
Özne-yüklem
uyumsuzluğu: Farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanması.
Nesne-yüklem
uyumsuzluğu: Nesne eksikliği
Fiilin
veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması
Kelimelerin
yanlış yerde kullanılması
Birleşik
cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk
Bu konuda
herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava
sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi
dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve
müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok
varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli,
sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
Şirketteki
mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Yaşanmış
deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî
maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Yanına
gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi
çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki
arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın
merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların
davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın,
boyu en kısa oyuncusu bendim.
Bu iki
sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Yeni
kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.
Petrol
fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.
Olayların gerçek
yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Küçük
kızın saçları hayli büyümüş.
Ormanda
yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Son dakika
içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Başarısızlığını
düzensiz çalışmasına borçludur.
Böyle
hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Yarın
İzmir’e gidecek; buna zorunlu.
Elindeki
bıçağı vücuduna batırmış.
Bu,
Türkiye’ye özel bir durumdur.
Buradan
gidersek yakalanma şansımız nedir?
Kesinlikle
yarın gelebilirler.
Şüphesiz
bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı
yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü
ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu
saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka
bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam,
bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.
Öğrencilerin
başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en
çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı
yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Dünkü
toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik
arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu çocuklar,
fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi
alamayan çocuklardır.
Yazarlarımızın
köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.
Herkes
ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.
İkinci
cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak
kullanılmış.
Hiçbiri
anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.
İkinci
cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak
kullanılmış.
Bu konuda
öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere
hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine
bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara
niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Büyüklere
gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize
yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
Kayaya
yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri,
teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları
böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri
rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları
kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
Bu
güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?
Problemleri
karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.
Yiyecek
bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bu yazıyı
değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Bölgeyi
iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın
mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının
mutlu günlerine özlem duyuyorum.
Ben ona
ağabey, o da bana kardeşim derdi.
Bazı
yiyecekler sağlı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
Kitap için
kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
Ekşiyi az,
acıyı ise hiç sevmezdi.
Gerekli
yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.
Çorbaya
biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.
Boyu kısa,
bedeni de pek biçimli değildi.
Hangisinin
başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az
veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.
Verilen
cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Bu ülkeye
teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.
Pasta ve
meyve suyu ikram edilecek.
Son derste
belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.
Siyasî ve
ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.
Bu bölge
coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar
yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz
Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde
çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
Yeni
durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.
Bu toplantıda
çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.
Her yolda
kalan insana yardım etmeliyiz.
İdare,
henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.
İzinsiz
inşaata girilmez.
Her ne
kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.
Bir yıl
boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Her ne
kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.